- Sahi, siz Ruhi Bey nasılsınız?- İyiyim, iyiyim...
Bu sözler "Ben Ruhi Bey Nasılım” adlı oyunun ilk ve son diyalogu. Cüneyt Çalışkur’un rejisiyle, İstanbul Devlet Tiyatrosu yapımı olarak sahnelenen “Ben Ruhi Bey Nasılım,” Edip Cansever’in aynı adlı bütünsel bir yapıda bir araya gelen uzun şiirlerinin tiyatrolaştırılması olarak çıkıyor karşımıza ve böylece bu uzun şiirler çok hafif fırça darbeleriyle sahne üzerinde birer monologa dönüşüyor.
1976 yılında yayımlanan ve sonradan “Şairin Seyir Defteri" adlı toplu şiirlerinin içinde yer alan “Ben Ruhi Bey Nasılım“ın, Cansever’in şiir serüveninin içinde ayrı bir yeri var. Gerçekten de oldukça belirgin teatral öğeler taşıyan bu uzun şiiri sahnede görmek şairin en büyük arzusuymuş. Uzun şiir yazma tutkusunu, bir söyleşisinde şöyle dile getiriyor Cansever: “Neden bazen ben uzun şiirler yazmadan edemiyorum. Hatta bazı şiirlerimde öykü öğesi de var, oyun öğesi de var, diyaloglar var düpedüz... Sevdiğim bir romancıyı okurken şiir tadı duyuyorum diyemem ama, bir Homeros kadar, bir Shakespeare kadar da haz duyuyorum ve şiirime bunların bir başka yoldan da etkisi oluyor.“
Hazmı kolay değil
Ruhi Bey, ölüm-yaşam ikilemini sorgular, sorguladıkça da bunalır ve bu ikilemi bir oyuna dönüştürür. Öte yandan, bu oyunda yalnız değildir, ya da mutlak yalnızdır. Onun varlığına tanıklık eden ama ona hiç değmeyen insanlar vardır; çiçek sergicisi, Kürkçü Yorgo, patron, genelev kadını, meyhane garsonu, otel katibi ve cenaze kaldırıcısı adem. Her biri kendi yaşamından birer kesit sunarken bir yandan da Ruhi Bey’i anlatır. Cenaze kaldırıcısı Adem dışında. Bir tek o Ruhi Bey’e hiç değinmez. Bu da oldukça anlamlıdır. Çünkü o yalnız ölülerden söz etmektedir. Bu da, Ruhi Bey’in, henüz, yaşama daha yakın olduğunun kanıtı gibidir. Bu kimliklerin varlığı ve herbirinin ait olduğu öykü parçacıkları bir araya gelip hem bütünü oluşturmakta hem de, tersten bakıldığında, bütünü parçalamaktadır. Öte yandan, olay örgüsünün oluşumuna katkıda bulunarak, neredeyse, polisiye bir kurgu tadı vermektedir.
Oyunda Ruhi Bey’in iç çalkantıları ve devinimleri, gel-gitleri yansıtılmaya özen gösterilmiş; ilk gençlikte yaşanan travmatik cinsel deneyimin bütün bir yaşama dağılan iç görüntüsü çiziliyor sahne üzerinde. Ve bir sayıklamalar, anımsamalar oyunu çıkıyor karşımıza. Böyle bakıldığında, zaman, mekan ve kişiler de gerçeğin ötesinde bir yere taşınıyor. Ve gerçek denilene sanki daha da yaklaşılmış oluyor. Zor bir metin “Ben Ruhi Bey Nasılım.“ Şiir olmasından kaynaklanan güçlükle birlikte Cansever’in dilinin farklılığı bu zorluğu pekiştirerek hazmı pek de kolay olmayan bir çalışma sunuyor bize.
Önceki yıllarda Woody Allen’ın Tanrı, George Tabori’nin Bir Casusa Ağıt ve Martin Mac Donaugh’ın Leenane Güzellik Kraliçesi adlı oyunlarının rejilerinden tanıdığımız Cüneyt Çalışkur, bu yorumunda yine minimalist anlayışla hareket ediyor. Stilize sahne tasarımı, biçimde geometrik bir düzenle çıkıyor karşımıza ve bu da sözün öne çıkmasına izin veriyor. Aynı tutum, oyunculuk yorumunda da hissediliyor. Özellikle Ruhi Bey’in dışındaki kimliklerde seçilmiş ufak jestler ve en aza indirgenmiş devingenlik, şiirin yoğunluğunu öne çıkarıyor ve destekliyor. Aynı zamanda Ruhi Bey’le karşıtlık oluşturarak anlatıma farklı bir boyut getiriyor. Böylece, kimlikler Ruhi Bey’i öne çıkarırken Ruhi Bey de kimlikleri öne çıkarıyor.
Oyunun özgün müzik ve efektleri Tamer Çıray’a ait. Aynı yaklaşım bu oluşumda da gözetilmiş; leitmotif olarak bütün oyunu saran müzik ve efektler zaman zaman kırılıyor, parçalara ayrılıyor, dağılıyor ve tekrar bir araya geliyor. Anlatıma yer yer koşutluk oluşturuyor, yer yer de karşıtlık. Ve bütün bu öğeler yan yana geldiğinde bütünü oluşturuyor; Ben Ruhi Bey Nasılım’ı.
Oyuncular
Oyunda rol alan sanatçılar: Ruhi Bey (Uğur Polat), Çiçek Sergicisi (Mahmut Gökgöz), Kürkçü Yorgo (Ali Ersin Yenar), Patron (Ali Fuat Çimen), Genelev Kadını (Rüçhan Çalışkur), Meyhane Garsonu (Yurdaer Okur), Otel Katibi (Celal Kadri Kınoğlu), Cenaze Kaldırıcısı Adem (Taner Birsel), Hayrünisa (Canan Sanan). Kostüm tasarımını Gülhan Kırçova, ışık kurgusunu Önder Arık, çevre düzenini ise Ethem Özbora üstlenmiş.
"Ben Ruhi Bey Nasılım", 26 Şubat – 3 Mart tarihleri arasında Aziz Nesin Sahnesi’nde.